22 Şubat 2013 Cuma

Nazım'ın Tavukçuluğu

1950’nin Mart ayı.
Mecliste af müzakereleri yapılıyor. Hapishanelerde içten içe neşe, belli belirsiz de endişe.
Bursa Cezaevi tıklım tıklım. 600’den fazla mevkuf ve mahkûm var. İçeride herkes birbirleriyle şakalaşmaya, oyunlar oynamaya, Türküler söylemeye başlamış. Gardiyanlar bile mütebessimler. Gece sabaha kadar radyo başında nöbet tutuyorlar. Çıktı çıkacak af. Kap kacaklarını toplamış bazıları. Kimilerinin ise bavulu bile hazır. Ağır cezadan mahkûm olanlar ise akıl sağlıklarını senelerdir korumuş olmasına karşın şimdi kaybedecek kadar mutlular. Hapishane de bir de Nazım var. Nazım Hikmet.
8 Nisan’da açlık grevine gireceğini duyurmuş. Sütten ağzı yanmış bir kere yoğurdu üfleyerek yemek gayesinde. Saçları kırlanmış. Ama eli de dili de pas tutmamış.
Soruyorlar*.
-Hürriyete kavuşunca ne yapmak fikrindesiniz?
-Aman diyor, o zaman gelsin de bol bol konuşuruz.
Hürriyetin eşiğinde olduğu hatırlatılıyor kendisine.
-Peki diyor.
-Tavukçuluk yapmak niyetindeyim. Tavuk üretmek; he bir de 13 yılda dokumacılığı çok iyi öğrendim. Dokumacılık da yapabilirim şüphesiz.
-Peki ya yeni eserler verecek misiniz?
-Bundan sonraki eserlerim tavuklar, onalrdan toplayacağım yumurtalar belki de üreteceğim dokumalardır…
A.C

*30.Mart 1950 Cumhuriyet Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder