17 Ocak 2013 Perşembe


BURSA FESTİVALİ 2011 ve Nostaljik Bursa Festivalleri




Bu yılki BURSA FESTİVALİ etkinlik programı az önce açıklandı.
Her sabah Altıparmak’tan geçerken gözlerim iki apartman arasında açılan bez afişlerde festival programı arıyordu ki az önce Büyükşehir Belediyesinin internet sayfasında açıklandı program. Program umarız seçim karmaşası içinde gümbürtüye gitmez diyordum açılış ve sonraki gün programı gerçekten çok iyi buldum. Geçmiş yıllarda Rus Kızılordu Korosu, Lara Fabian, Emir Kusturica, Loreena Mckennit, Ömer Faruk Tekbilek gibi dünyaca ünlü isimleri misafir eden festivalin, Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası’nın açılış konserine Güher ve Süher Pekinel kardeşler geliyor ve sonraki program 19 Haziran - Rus Imperial Balesi Moskova- Şehrazat-Bolero-Polovet Dansları’da enteresan olabileceğini düşündüğüm bir gösteri olacak. Yalnız opera ve bale konusunda akustik olarak Merinos Merinos AKKM’nin çok büyük sıkıntıları var, onlara şimdi değinmeyeceğim.
Ricky Martin gerçekten “olmamış”. Biraz küf kokuyor. Ne klasik, ne nostaljik, ne de pop. Hayran kitlesinin olduğunu düşünmüyorum ama gelsin bir de öyle görelim.
Gipsy Kings’in güncel muadilleri çok fazla artmış olsa da onlar bir klasik ve her sene gelseler de bir itirazım olmaz. Keşke bir de Mudanya-Trilye arası sahilde “Kuruçeşme Arena” tadında bir konser alanımız olsa ve yazın o güzel akşamında uçuşan beyaz elbiselerimiz ve sahile vuran dalgalar eşliğinde dinlesek onları… o da olur bir gün.
Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Recep Altepe’nin tanıtım sırasında söyledikleri  “Yarım asırlık bir festival olan bu organizasyon çocukluğumuzdan kalan anıları var. Sadece Bursa’nın değil aynı zamanda ülkemizin de en uzun soluklu festivalidir. 50 yıllık süreçte yerli ve yabancı onlarca sanatçı Bursa’nın kültürel hayatına unutulmaz izler bırakmışlardır. Büyükşehir Belediyesi olarak her zaman sanata ve sanatçıya destek veriyoruz. Festivalin daha da görkemli hale gelmesi noktasında gayret sarfediyoruz. Süresi de uzatılan festivalle Bursa 1,5 ay boyunca festival keyfini yaşayacak” cümleleri de beni biraz geçmişe bakmaya yöneltti. Eskiler hep der ya! “eski festivallerin (bayramların) tadı bir başkaydı” diye…
Bursa Büyükşehir Belediyesi ile Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı tarafından bu yıl 50`incisi düzenlenecek olan  “Uluslararası Bursa Festivali” ‘nin öncesine geriye dönük festivaller nasıl geçiyor diye bir bakalım dedim. O günün koşullarında programlar nasıldı? Halk katılımının boyutları neydi? Basın neler diyordu? Diye biraz eski gazete ve dergilere göz attım, sizlere festival programı boyunca Mümin Ceyhan Bursa Kültür Kaynakları Araştırma kütüphanesinin raflarında bulduğun eski süreli yayınlar ve fotoğraflar arşivinden faydalanarak “Geçmişte Bursa Festivalleri” ile ilgili haberleri derleyip sunacağım. İlk yazımız Temmuz 1964, HAYAT MECMUASI’ndan Edibe Dolu’nun 3. Bursa festivali süresince izlenimleri.
Umarım özlem dolu anlar yaşarsınız.
III. BURSA FESTİVALİ
Bursa 7 Temmuz günü yılın en sıcak günlerinden birini yaşıyordu. Buğulu bir sis tabakasının kapladığı gökyüzünü yer yer yağmur bulutları sarmıştı. Gölgede bile durmak insana imkânsız gibi geliyordu. Oysa sıcağın en fazla tesirini gösterdiği saatlerde Ulucami ile yeşil türbe arasında halk sıcağa, güneşe meydan okur gibi caddenin iki kenarında toplanmış, III. Bursa festivalinin açılış geçidini bekliyordu.
Siyah yeldirme, beyaz başörtülü kadınlar, kısa kollu yazlık elbiseli genç kızlarla omuz omuza, bayramlarını kutlamaya hazırlanıyorlardı. Hepsinin endişesi gökteki bulutların yağmur getirmesiydi.
Saat 17.30’da daireler dağılmış, o gün için dükkânlar erkenden kapanmış, yollar hıncahınç insanlar dolmuştu. Geçidi daha güzel görebilmek için civar apartmanların taraçalarına, hatta bacaların üzerine çıkanlar vardı.
Turizm ve tanıtma bakanı Ali İhsan Göğüş’ün bir konuşmasıyla açılan Bursa Festivalinin programı da çok yüklü ve zengindi. Yerli ve yabancı 20 folklor ekibi, şehrin çeşitli yerlerinde gösteriler yapacaktı. Bütün ekipler asıl canlı ve renkli gösterilerini geçit resminde şeref tribünün önünde saklamışlardı.
Merinos ilkokulunun çocuk mehter takımıyla, İnegöl mehter takımını görünmesi, şeref tribünün hemen yanında oturan İngiltere İstanbul başkonsolosunun hanımını pek ilgilendirdi. Durmadan resim çeken eşine onları gösteriyordu. Kendisinden sonradan söylediğine göre, Mehter takımımızı 1957 Edinburgh festivalinde görmüş ve çok beğeniyormuş.

Mehterleri Edinburgh’dan hatırlayan yalnız başkonsolosun hanımı değildi. Tatillerini geçirmek için İstanbul’a gelen, bursa festivalini işitince yolculuklarını Bursa’ya kadar uzatan İskoçyalı genç bir çift, Bill ve Jane Morris de vardı. Edinburgh üniversitesinde öğrenci olan genç evliler, başta Bursa kılıç kalkan ekibi olmak üzere, bazı folklor ekiplerimizi geçen yıllarda Galler’de yapılan müzik ve folklor festivalinde görmüşler.
İlkokullar çeşitli kıyafet ve sembollerle geçide katıldılar. İçlerinde en çok ilgi çeken Mithatpaşa İlkokulu öğrencilerinin ipekböceği, koza ve kelebeklerini tasvir ettikleri “ipekböceği ailesi” ile Atatürk ilkokulunun “tarih boyunca elbise” ismi altında çeşitli ulusların kıyafetlerini canlandırmasıydı.
Folklor ekiplerine 20 kişilik kız-erkek ekibi öncülük ediyordu. İtalyanlar tefleri, akordeonları ve özel bir ses çıkaran testilerinin müziğine uyarak, şeref tribünün önünde coştukça coştular.
Misafir oldukları, renk renk kıyafetleriyle, folklor ekiplerinin, başında da onlar dans ediyor, halk durmadan alkışlıyordu. Böylece kendilerine ayrılan zamandan daha uzun dans edince, onarlı izleyen ekipler de en güzel danslarını, en tesirli figürlerini şeref tribünün önünde göstermekte ısrar ediyorlardı. O kadar ki geçide katılanların yarısına gelince resmigeçide ayrılan zaman aşmıştı.
Festivali idare eden spiker her topluluğa “son figürlerini yapıyorlar, şimdi yeşil’e doğru yollarına devam edecek ve orada kendilerini bekleyenleri daha çok bekletmeyecekler” diye uyarıyordu.
Fakat onlar gerçekten son figürlerine kadar oynamakta kararlıydılar. Bir kere hızlarını almışlardı, artık duramazlardı!
Nitekim sonradan konuştuğum birkaç ekip, normal zamanda 5-6 dakikalık geçit sahası boyunca elli defadan fazla dans ettiklerini, halkın elinden bir türlü kurtulamadıklarını söylediler.
Gece şehir stadyumunda kurulan özel platformlar üzerinde, ekipler sırayla hünerlerini gösterdiler.
Halk hep stadyuma akıyordu adeta. Tarlasındaki işini bitiren köylüler, traktörlerinin arkasına bağladıkları römorklara çoluk çocuk doldurmuş, bayramdan kendi nasiplerini almaya geliyorlardı.
Ekipler gece gösterilerine katılmayanları mahrum etmemek için, sabahtan itibaren sokaklarda çalıp dans ediyorlardı. Gecenin ilerlemiş, daha doğrusu sabahın erken saatlerine kadar durmadan dans ediyor, alkışlanıyorlardı.
Bursa festivalinin tertibinde hem Bursalılara yılda bir kere çılgınca eğlenme fırsatı vermek, hem de yerli yabancı turistleri kentlere çekmek gayesi güdülüyor.
Bu yıl bursa festivalini daha da hareketlendirmek için bir fuar açıldı. Böylece festivale, Avrupa’daki benzerleri gibi canlı ve neşeli bir eğlence havası da vermek mümkün oldu.
Bursalılar, Hacivat ve karagöz oyununu perdeye mal eden Şeyh Küşeyri’nin hemşerileri olmasından kıvanç duyuyorlar. Bu yüzden karagöz festival programına geniş yer verilmişti. Çocuklar kadar büyükler de karagözün mezarında, çocuk bahçesinde ve şelale bahçesinde, Bursa’nın ünlü kuklacı ve karagözcüsü Besim Gezer’in oyunlarını takip etmek için heyecanla bekleşiyorlardı. Gerçekten de bütün festival sırasında en çok rağbet gören eğlencelerden biri Karagöz oyunları oldur.
Festival bitmiş, halk beş gün durmadan çılgınlar gibi eğlenmişti. “bakalım gelecek yıl neler göreceğiz” diye kendi kendilerine sorup duruyorlar.
ASLIHAN CEYHAN- HAZİRAN 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder